Bitkiler | Konular | Kitaplar

Ananas Amasya elmasına rakip

Ananas, hindistancevizi, avokado, papaya, mango, karambola... Lüks manavlar tropikal iklimlerin egzotik meyveleriyle dolmaya başladıktan sonra yerel elma, üzüm ve yerli kavunun papucu dama atıldı

Ananas ile 1950'li yıllarda Marshall Yardımı'ndan ülkemize gönderilen yiyecek konservelerinin bir bölümüyle hak sahiplerinin bunları piyasada satmaya başladıklarında tanışmıştım. Yuvarlak konserve kutusunun içinden simit şeklinde halkalar halinde çıkan bu nefis meyveyi şurubuyla birlikte ailece tabaklara paylaştırır, zor bulunduğundan mı, yoksa fiyatının çok pahalı oluşundan mı, şimdi kestiremiyorum, hiçbir zaman doyasıya yiyemezdim. Çok sonraları, Hawaii'ye gittiğimde ilk kez pazarda taze ananas görüp aldım ve doğru otel odasına koştum. Konserve kutusundan halka halka çıktığını hatırlıyorum ya, ben de ananası aynı şekilde, zorlukla bulabildiğim kör bir bıçakla ayıklamak üzere kolları sıvadım. Bunu yaparken de dış kabuklarını ince soymaya, meyveyi ziyan etmemeye çalışıyordum. Ancak üzerindeki düğmeler bir türlü temizlenmiyordu. Bıçağın ucuyla tek tek düğmeleri oymaya kalktığımda da meyvenin suyu akıp gidiyordu. Dış kabukları hallettikten sonra meyvenin ortasındaki odunsu kısmı, halka şeklinde çıkarmak için meyveyle bir kez daha boğuştum. Sonuçta güzelim ananasın suyu büyük ölçüde yok olmuş, kabuk ise tümüyle temizlenememişti; benim dilimlediklerimin kutudan çıkanlarla akrabalığı yok gibiydi. O gün bir daha taze ananas almamaya yemin ettim.

MARİFET AYIKLAMAKTA
Yıllar sonra ananasın kavun gibi dilim dilim kesildiğini, kabuğundan ayrılıp lokmalar halinde yendiğini öğrendim ve bu kadar basit bir şeyi niye akıl edemediğime yandım. Bugün şık manavlarda taze ananas bol bol bulunuyor. Tazesinin fiyatı, konservesininkinden de pek pahalı değil. Üstelik manavlarda kabuk soyma ve ortasını çıkarma makineleri de var. Ananas rezil olmadan ayıklanıyor, eve getirip doya doya yiyebiliyorsunuz. Eğer çok meraklısıysanız, ayıklama makinesini evinizde de bulundurabilirsiniz. Ramazan sofralarının vazgeçilmez meyvesi hurmayı bir yana bırakacak olursam, tanıştığım ikinci egzotik meyve taze hindistancevizi oldu. Yine Hawaii'de plajlarda derin dondurucudan çıkarılmış meyvelerin tepe kısmı, keskin bir pala ile kesilip içine bir çubuk daldırılıyor, suyu içiliyordu. Bu buz gibi, insanın susuzluğunu bir anda alan şekerli olmayan, hafif aromalı nefis meyve suyunun fiyatı, sıradan bir şişe koladan daha ucuzdu. Toz hindistancevizinin kaynağını araştırdım, meğer kabuğun iç yüzeyini kaplıyormuş. Bir lokmasını yemeye çalıştım, boğazımda düğümlendi. Yerli halkın niçin o güzelim suyunu içip gerisini attıkları anlaşılıyordu. Bize bugün taze hindistancevizi de zaman zaman geliyor, ama içinin suyu bol değil, fiyatı da sadece suyunu içmeye değmiyor.