Bitkiler | Konular | Kitaplar

Kanser olmadan önce önlenebilir

İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz, sabah.com.tr'nin sorularını yanıtladı... Topuz, kanserle mücadelenin anne karnında başladığına dikkat çekerek hamile bayanların dikkat etmesi gereken noktaları anlattı. Kansere karşı koruyucu bitkisel besinlerden, futbol maçlarındaki taraftarın yaşadığı strese kadar bütün sorularımız yanıtlayan Erkan Topuz, kanserle mücadelenin önemini vurguladı.




Kansere bakışımız nasıl olmalı?
1- En önemli olay kanserden korunmak
2- Kanserde erken taşhisi yani tanısı
3- Kanser tedavisi
Dünyada en çok kanser tedavisi üzerine yoğunlaşmış durumdayız. Bunun ardından kanser tarama, erken teşhis ve tanı geliyor.



KANSERDE TEDAVİDEN DAHA ÇOK KORUNMAK ÖNEMLİ
Kanserde korunma esnasında halk, basın ve doktorlar tarafından bilinçlendirilmeli. Kanserde tedaviden bin kat daha önemli korunmak. Kanserden korunmak için en en önemli faktörlerden biri para. Yani dünya aşağı yukarı 300 - 400 milyar dolar kanser ilaçlarına büyük paralar harcarken, kanserden korunmak için parmaklarını bile kıpırdatmıyor. Çünkü işlerine gelmiyor. Esasında bu bir devlet politikası ve dünya politikası olmalı. Hiç değilse bu harcanan 300-400 milyar doların yüzde 10'unu korunmaya versek kanser bu kadar hızla artmayacak.



2020 YILLARDINA BİR FELAKET GELECEK
Biliyorsunuz ki 2020 yıllarında 20 milyon kişi kansere yakalanacak. Bunun hesabını yaparsanız artık milyonlarca kişi kansere yakalanacak ve kanserle yaşayacak. Bu yalnız yeni vaka. Bir de eski vakalar var; kanser geçirmiş veya kanser tedavisi esnasında olanlar. Şimdi 4 kişiden 1'inin kansere yakalandığını düşünürsek ki belki o zaman 3 kişiden 1'i yakalanmış olacak. Dünyanın bir felaketi gelecek 2020 yıllarında. Buna ne devlet sağlık birimlerinin bütçesi dayanabilir ne de özel sigortalar. Çünkü bir kanser tedavisinin eskiden 500 dolarken şimdi aşağı yukarı en azından 25-30 bin dolara çıktı ve gün be gün bu fiyatlar artıyor. Evet, kanserde çok büyük gelişmeler var tedavide ama hep tedaviye yönelik. Ne kadar tedavi edersen et arkasından da bir yığın kanser ve kat be kat artarak geliyor. Esas bunu kesmek lazım ki masrafı düşsün ve imkânlar azaltılsın. Kanser tedavisindeki gelişmelere tabiî ki karşı değilim ama birinci olarak kanserden korunmak en önemli faktör. Artmasının sebebi de 1945’lerden itibaren Sanayi Devrimi’nin başlaması ve dünyayı doğrudan doğruya kirletilmesi. Toprak, su ve hava biz bunları zehirliyoruz. Ne kadar kanserin sebebi her yerde sigara diye de geçse doğru akciğer de yüzde 85 etkiliyor ama bütün kanserlerde ortalama yüzde 30 civarında sigaranın rolü var.



Peki diğer kanserler neden oluyor? Sigaradan mı?
Bunu daima dışlıyoruz. Bunun dışında kanserdeki pek çok faktörlerin arasında doğrudan doğruya bizim günlük yaşantımızda kanser her an mevcut. Şu an havada bile milyonlarca ve hatta milyarlarca partikül (parçacık) var. En ufak partiküllerin belli oranda belli bir sürede 5 veya 10 senede akciğerde birikmesi ile akciğer kanser riskini de en azından 2.5 kat arttırıyor. 



Kanserden korunmaya ne zaman başlamalıyız?
Esas anne karnından başlamak gerekir. Yani çocuk anne karnına düşmeden evvel babanın ve annenin en az 6 ay toksinden uzak olması gerekir. Mesela benzol fabrikasında çalışan babalar veya kimyasal fabrikalarda çalışan anne babalar bunlardan 6 ay uzak durmalı ve organik beslenmeli. Sigara ve alkolden kesinlikle uzak durmalı. Anne karnına çocuk düştükten sonra 3 ay organik beslenmeli. Yani kimyasal maddelerden arındırılmış yaşamalı. Şampuanı bile bebek şampuanı veya zeytinyağlı veya defneyaprağından bir sabunla yıkanmalı. Çünkü bütün vücudun dış etkenlerden korunması gerekli.



Hamile bayanların dikkat etmesi gereken konular nelerdir?
Anneler saçlarını boyatırken bile organik boya kullanmaya özen göstermeli. Bütün organik boyalara itimat etmiyoruz tabii ki. Çünkü onların içersinde de kimyasallar var. Örneğin, kınayla saç boyamanın hiç bir tehlikesi yok ya da bir Çin malına kesinlikle yaklaşmamalıdır. Çocuğun anne karnında büyüdüğü sıvının içersinde, yüzün üzerinde kimyasallar var ve çocuk bunun üzerinde yüzüyor. Ayrıca çocuğun beslendiği kordonda da 70’in üzerinde kimyasal bulunuyor. Yani çocuk doğmadan kimyasalla tanışıyor.



Bebek doğduktan sonra nelere dikkat etmeliyiz?
Çocuk doğduktan sonra anne sütünün önemi başlıyor. Her 5 kadından birinde DDT var. 1939 yılında keşfedilen DDT, dünyada en yaygın biçimde kullanılan böcek ilacıydı. Zehirli olduğu anlaşıldı ve yasaklandı. Ama buna rağmen halen topraktan kaybolmuş değil. Demek ki bir zehir dünyaya girdimi bir daha gitmiyor. Anne karnında bile DDT olduğuna göre çocuk anne sütünden DDT alıyor ama şunu unutmayalım ki anne ne kadar süt verirse o kadar bizim için faydalı. Dünyanın en faydalı kanser önleyici ve çocuğun büyümesini gelişmesini sağlayan bir besin kaynağı. Çocuk doğduğunda bütün kıyafetlerinin pamuklu olmasına özen göstermeliyiz. Çocuk bezlerine bile dikkat edilmelidir. Anne çocuğun kıyafetlerini zeytinyağlı suda kaynatmalıdır ve daha sonra çocuğuna giydirmelidir. Amerika’daki bir araştırmada, çocukların başına sürülen briyantinler, jöleler, parlatıcı özellik taşıyan bazı maddeler kanserojen madde içeriyor.



FASTFOODDAN UZAK DURUN!
Çocukları küçük yaşta diyete alıştırmamız gerekli. Fastfooddan uzak tutmalıyız! Bol sebze ve meyve ile beslenmelerine özen göstermeliyiz. Çocukların spor yapmasına dikkat etmeliyiz. Bunları çocuk yaşta yaparsak çocuk kanserden yüzde 60 oranında korunmuş oluyor.



Sabah.com.tr'nin sorularını yanıtlayan Erkan Topuz; "Meme kanserinin en önemli sebeplerinden biri erken adet görmektir. Geç menopoza giren kadınlarda yanlış beslenme yüzünden kansere yakalanıyor. Hormonlu yiyeceklerin tüketilmesi de çocuğun erken adet görmesine neden oluyor ve çocuk gelişimini tam anlamıyla tamamlayamıyor." dedi.



BİREYSEL TEDAVİ DÖNEMİ BAŞLAYACAK
Amerika, Türkiye’ye göre çok bilinçsiz besleniyor. Bütün yedikleri besinlerde şeker var. Beyaz un, esmer şeker, beyaz şeker ve tuz bunlar kanserojen maddeler. İleride hedefe yönelik tedavilerin, her hastaya yönelik yeni bir tedavi tarzı olacağı, her hastanın genetiğine göre ve histopatalojisine göre farklı olacağı gösterilmeye başladı. Artık bireysel aşılar olacak.



Türkiye'de diğer ülkere göre kanser artış oranı nasıl?
Avrupa ve Japonya'da mide kanseri azalırken Türkiye'de artmaya başlıyor. Çünkü Elazığ ve etrafı tuzlanmış kırmızı et yemeklerini çok fazla tüketiyorlar. Koyu çay içmeleri de bunu tetikliyor. Bunların hepsinin yanında bir de sigara içenler var. Hepsi birleşince kanser gelmiş oluyor.



-Futbol maçlarında taraftarın yaşadığı stres gelecekte kansere neden olur mu?
Stres kanserin en önemli faktörlerinden biri. Fakat maçlarda taraftarın bağırıp deşarj olması bence faydalı. Aşırı çılgın sesler ya da çılgın müzik olmadığı sürece herhangi bir risk yok. Yapılan araştırmalarda, metal müzik dinleyen grupta kanser olduğu saptanmış fakat klasik müzik dinleyen grupta ise kansere rastlanmamış.



-Vuvuzela için ne söyleriz o zaman?
Açıkçası öyle bir sesin faydalı olmadığını düşünüyorum.



-Şiddet filmleri ve reality showlar izlerken yaşadığımız bize ait olmayan gerginlikler kanseri tetikler mi?
Her türlü stres vücuttaki bağışıklık sistemini ufak ufak kırar. Devamlı olarak stresli film izlemekten uzak durmalıyız. Hayat yaşantılarımızda stresi çok aza indirmeliyiz.



-Sanat, kanser olmaya engel bir duygu yaratır mı?
Sanatla uğraşmanın kanseri koruduğunu söyleyemem. Fakat hastanın hobisi vardır dışarıyla bağlantısını kesmiştir ve örneğin kendini resme vermiştir ama bu esnada alkol ve sigara kullanıyordur. Bu hiçbir işe yaramaz. Hatalarımız kanserden kurtulduğu zaman ya resim yapsın ya da enstrüman çalsın veya dans etsin diye tavsiye ederiz. Çünkü bağışıklık sistemini güçlendirir.



-Peki son olarak kansere yakalanmadan önlem almamıza katkı sağlayacak spor dalı söyler misiniz?
Yürüme ve yüzmeden vazgeçmeyin derim. Klorlu havuzlarda yüzdükten sonra hemen duş alınmalı. Her havuza girip çıktığınızda duş alın ve bebek sabunları ile yıkanın.



-Sanat dalı olarak ne söyleyebiliriz?
Resim yaparken açık ortamda olmaya özen gösterelim. Havalandırılmış ortamda yapılan resim elbette tavsiye edilir. Kullanılan boyaların içersinde bulunan kimyasallardan korunmak için açık alan şart.



-Müzik türü olarak ne söyleyebiliriz?
Yapılan araştırmalarda da ortaya çıkan bir gerçek klasik müzik dinlemek daha sağlıklı.



ALKOL TÜKETİMİNE DİKKAT!
Yapılan bir çalışmada, 69 bin hastada günde 3 kadehten fazla alkol tüketildiğinde meme kanseri riski yüzde 30 artmakta olduğu gösterilmiş. Avrupa'da yapılan bir çalışmada da, günde 1 kadeh içki içenlerde yine meme kanserinin yüzde 10 oranda fazla olduğu gösterilmiş.



GÜNEŞ KREMLERİ GÜVENİLİR DEĞİL
Sabah.com.tr'ye özel açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Erkan Topuz: "Aşırı güneşlenmenin kansere yol açtığını artık herkes biliyor. Piyasa da bulunan güneş kremlerinin içersinde yaklaşık yüzde 80-90 oranında kimyasal madde bulunmakta. Bu da kanseri tetikliyor. Kremlerin içerisnde ne kadar çok koruyucu faktör olursa olsun o kadar çok zarar görüyorsunuz demektir. Güneş elbette çok faydalı ancak sabah saat 10:30'dan 17:00'a kadar korunulması gerekiyor. Kışın açıktan D vitamini almalarını öneriyoruz, yazın ise bu vitamini güneşten almalarını istiyoruz." dedi.



KANSER KARŞI KORUYUCU BİTKİSEL DESTEKLER
Yer fıstığı: Dünyanın en faydalı gıdalarından biri olan yer fıstığının içersinde, kansere karşı korumalı betasitozterol bulunmakta. Kolon kanserinde ve meme kanserinde koruyucu olarak gösterilmiştir. Aynı zamanda kalp sağlığına ve yaşlı diyabetine çok faydalı. Kilolu bayanlara şeker ile karıştırmadan günde 250 gr tüketmeleini öneririm.



Ceviz: Başlı başına çok faydalı bir besin olan ceviz, her kanser türüne iyi gelir ancak özellikle meme kanserine oldukça faydalıdır. Zerdeçal ve balla yapılan karışımlarını da tüketmekte fayda var.



Fındık: Beden ve zihin yorgunluğunu gideren fındık, vücuda kuvvet vererek kanser olmayı önleyici besinlerin içersinde yer alır.



Badem: Kansere yakalanma riskini azaltan badem, kan şekeri düzeyini ayarlar. Aynı zamanda karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir.



Zerdali: Beş taneden fazla tüketilmemeli. Kayısı yerine zerdali tüketeblirsiniz.



Soya yağı: Yeşil çay ve omega3'le beraber kullanıldığında, kansere karşı mükemmel bir koruyucu etkisi var. Kolon kaserine yakalanma riskini azaltır.



Şeker pancarı: Şeker pancarı lapası, yapılan deneylerde radyasyona karşı bloke edici özellik taşıyor. Bir yayın organında yüzde 90 oranında radyasyonu azalttığı ortaya çıktı buda ümit verici bir yayın.



Elma ve nar: Vücudu kuvetlendirir. Narın, kanserojen maddeleri küçülttüğü ve damardaki tümöre giden kanlanmayı durdurduğu yapılan araştırmalarda gösterilmiş. Bu nedenle kansere karşı koruyucu bir meyvedir.



Zerdeçal: Tümörün kanlanmasını önleyip yok ediyor. Yemeklerde az miktarda kullanabiliriz. Sigaranın verdigi zararları önemli ölçüde azaltabileceği yapılan bir çalışmada görülmüş. Cilt, kolon, ve gögüs kanseri için faydalıdır.



Biberiye ile lavanta: Biberiye ile lavanta inhalasyonu bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Aynı zamanda astım tedavisinde de etkili.



Turunçgiller: Portakal kabuğu, mandalina kabuğu ve limon kabuğunun beyin tümörlerini küçülttüğü yapılan deneylerde gösterilmiş. greyfurt dışında meyvaları kabuğu ile yemeniz gerekiyor. Çünkü greyfurt kemoterapi esnasında kullanılmaz. Bunları mikserden geçirip toprak güveçte biraz ısıtıp yemenizde fayda var.



Kuşkonmaz - kereviz yaprağı - maydanoz yaprağı: Hiç çaresi olmadığını düşündüğümüz pankreas kanserinde; kuşkonmaz, kereviz yaprağı ve maydanoz yaprağını mikserde karıştırıp yemede büyük fayda var. Ayrıca prostat ve emme kanserinde de faydalı olduğu gösterilmiş.



Acai berry: Her derde deva. Kanserli hücrelerle savaşır ve sindirimi ve hazmı kolaylaştırmaya yardımcı olur. 



Sebze türleri: Kanserden korunmak için önecelikle yediğimiz besinlerin temiz olduğundan emin olmalıyız. Besinlerin, organik olduğundan emin olmadığımız zamanlarda sebze ve meyveleri bol su ve sirkeyle temizlemeliyiz.


RÖPORTAJ: MARİLLA ERÇİK - SABAH.COM.TR ÖZEL