Bitkiler | Konular | Kitaplar

Gençler sirkeyi sevsin diye narla vişne ekşidi

Sirkenin tahtında elma ile üzüm oturuyor hâlâ; ama bu taht hafiften sarsılmış gibi görünüyor. Yeni nesil onları pek beğenmiyormuş, özellikle de üzümün keskin kokusunu.

Yüzyıllardır salataya, işkembeye, paça çorbasına, turşuya lezzet katan, bununla da yetinmeyip arındırıcı ve koruyucu olarak hep el altında duran üzüm sirkesi yüzünü iyice ekşitmiş; "Sebzeleri ben yıkarım, evin mikrobunu ben kırarım, camları ben parlatırım." diye söyleniyormuş; ama ne demişler keskin sirke küpüne zarar. Elmaya gelince, rayihası biraz daha yumuşak olduğundan pek oralı durmuyor. Bağışıklık sistemini güçlendiriyor ya! Sabahları aç karnına elma sirkeli su içen kilolu hanımların desteği var hem arkasında. Sivilceyle, güneş lekesiyle, varisle derdi olan da onun kapısını çalıyor, sırtı yere gelir mi? Ama bir bilse ki ezeli 'düşmanı' bal ile bir şişe içine konmuş da market raflarında hazır ola durmuş. Neyse, hem üzüm ile elmayı hem de sevgili okuru daha fazla meraklandırmadan meseleyi izah edelim. Salatada sirke kokusu duyunca yüzünü ekşiten yeni nesil için nar, vişne, hurma ve ballı elma sirkeleri icat edilmiş; ama bir rivayete göre ağzının tadını bilen eskiler de "Üzüm elma tamam da, nar hurma bir başka." diyormuş. Şimdi bakalım bu yeniliği yapan kimlermiş.

Cam şişelerin üzerinde Kemal Kükrer yazıyor. Çocukluğumuzun markalarından biri, isim babası Kemal Kükrer de 1915 yılında Eskişehir Odunpazarı'ndaki evinin bodrumunda tabii yöntemlerle beş buçuk ay gibi uzun bir sürede üzüm sirkesi elde eden azimli adamlardan biri... Markanın isim hakkı ve üretim tesisi 1999'da Gülel ailesine satıldığı için sorularımızı o ailenin yetkili bir ferdine, Sabri Gülel'e sorduk. Narı, vişneyi, hurmayı niçin ekşittiniz acaba? Üzüm dışındaki meyvelerin de sirkeye çok yakışacağı düşüncesi var bu yeniliğin altında. Bir de dediğimiz gibi, gençlerin klasik sirkelere uzak duruşu. Aslında Gülel'in tespitine göre güzel ülkemizde sirke hemen her mutfakta bulunmasına rağmen o kadar da tüketilen bir ürün değilmiş. Bugün sirkeyi yiyeceklerde en fazla kullanan ülkelerin başını İtalya, Fransa ve İngiltere çekiyormuş ve Araplar ekşili hemen her yemekte sirke kullanıyormuş. Anlaşılan yeni sirkeler sadece gençleri değil yetişkinleri de sirke kullanmaya özendirecek.

Nar, vişne, üzüm, elma ayrımı yapmadan bütün sirkelerin hazmı kolaylaştırdığı, safra rahatsızlıklarını giderdiği, diş etlerini mikroplardan arındırdığı ve kolesterolü düşürdüğü biliniyor. Peki, bu yeni sirkeler hangi özellikleriyle ön plana çıkıyor? Sabri Gülel, farklı meyvelerden elde edilen sirkelerin aroma ve vitamin bakımından farklı olduğuna değindikten sonra duymak istediğimiz cümleyi kuruyor: "Bağışıklık sistemini güçlendirme özelliği hepsinde maksimum seviyede." Herkesin gripten korktuğu, manavlara ve aktarlara saldırdığı şu günlerde sirkelerin bu yönünü hatırlamakta fayda var o zaman. Ballı elma sirkesi metabolizmayı hızlandırdığı için zayıflamak isteyenlerin de yardımcısı. Bal ve elmanın fermantasyonu sonucu sirke haline gelen bu ürün, ılık bir bardak suya ya da maden suyuna dörtte bir oranda ilave edilip tok veya aç karnına içilebilir. Gülel, ballı elma, hurma ve vişne sirkelerinin hem salataya hem de yemeklere çok yakıştığını söylüyor, biz nar sirkesini de listeye ekleyelim zira salata ve nar sirkesi ikilisini tecrübe etmiş ve hoşnut kalmış durumdayız. Turşu kurmak isteyenler ise lütfen üzüm sirkesini gücendirmesin: çünkü turşuyu turşu yapan üzüm sirkesidir.